Altınoluk
Altınoluk, Roma döneminde Antandros adı ile bilinmektedir. Osmanlı Arşivinde, bölge ile ilgili Hicri 1263 (M. 1847) yılına ait bulunan en eski kayıtlarda, Ayvacık’a bağlı Papazlık köyü adı geçmektedir. Ayrıca, 1905 yılı kayıtlarına göre, bölgede, 460 Rum nüfusa ait Ayia Triada Kilisesi’nin olması sebebiyle Papazlı ve 1928 yılına ait kayıtlarda da yine Papazlık adları görülmektedir.
Altınoluk adı 1928 yılında Ezine milletvekili Rıfat Bey tarafından verilmiştir. Altınoluk adı ile ilgili olarak şu rivayet dile getirilmektedir: Körfezin kıtlık bölgesinden gelen bir derviş, Altınoluk’ta o günün para birimi olan altın parayı sokaklarda çocukların elinde görünce, bu bolluk ve bereketten şaşırıp, “ burada altın, oluktan akıyor” demiştir.
Bir başka görüş ise bu adın Çam Mahallesi’nde olduğu düşünülen pirinç bir çeşmeden geldiğini söylemektedir. Bölgeye ait ilk veriler 16. Yüzyıl başlarında Kanuni Sultan Süleyman’ın (1520-1566) saltanatının ilk yıllarında yapılan sayımlara kadar uzanır. Köyün ilk sakinleri Osmanlı Devleti’nin vergi muafiyeti sağlayarak, derbentçi olarak kaydettiği ve buraya yerleştirdiği Söğütlü Yörükleridir. Köyün ilk kuruluş yerinin Küçüksu çayının çevresinde olduğu, bir veba salgını sırasında halkının ikiye ayrılarak, bir kısmının Narlı Köyü’nü, diğer kısmının da Çam Mahallesi civarında Altınoluk’u kurduğu bilinmektedir. Köyün Kadirler, Osman Ağalar ve Emin Ağalar adı verilen üç sülale tarafından kurulduğu belirtilmiştir.
1820’li yıllarda çalıştırılmak üzere Midilli adasından getirilen Rumlar, bölgeye yerleşmiş ve zamanla çoğalarak 460 kişilik Rum nüfusu oluşturmuşlar ancak Kurtuluş Savaşı öncesinde Midilli’ye dönmüşlerdir. 1923 yılına kadar Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı olan Altınoluk, bu tarihte bucak olmuş 1957 yılına kadar muhtarlık olarak yönetilmiştir. Aynı yıl yapılan bir referandum sonucunda belediye olmuştur. 2010 yılında 14717 nüfuslu bir belde olan Altınoluk’a bağlı Çam, İskele, Şahinderesi ve Küçüksu adında dört mahalle ve Doyran, Narlı, Arıtaşı ve Avcılar adında da dört köy vardır.
Altınoluk, Akdeniz ikliminin etki alanı içerisinde olmasına rağmen Akdeniz iklimi kadar sıcak ve bunaltıcı değildir. Kışlar ılıman geçer. Hava sıcaklığı ortalama 9° olan Ocak ve Şubat aylarında bile kar yağışı sıklıkla görülmez. Yazlar sıcak ve kuraktır. Ortalama hava sıcaklığı 25-30° arasıdır. Bahar mevsimleri ılık ve yağışlı geçer.
Türkiye Jeotermal Kaynaklar Haritası (www.yerelcografya.com)
Enine kıyı tipine sahip Altınoluk’un kuzeyinin Kazdağları ile korunmuş olması nedeniyle, etkin rüzgar olan poyraz etkisini kaybeder. Kazdağları’ndan esen rüzgar alçalarak denize iner ve ılıman hava akımları yaratır. Akçay yönünden esen kavurucu poyraz Şahinderesi vadisinde nemli imbata dönüşür.
Altınoluk’ta en yaygın bitki türü zeytindir. Deniz seviyesinden itibaren 700 m. yüksekliğe kadar alanlarda yetişebilen zeytin aynı zamanda bölgenin en önemli gelir kaynağıdır. Doğal bitki örtüsü ve tarımsal ürün çeşitliliği açısından oldukça zengin olan Altınoluk’ta zeytinin yanı sıra incir, mandalina, armut, ayva, nar, elma, şeftali, vişne, ceviz gibi meyve ağaçları ve mor kekik, mersin yaprağı, biberiye, sumak, defne, pelin, kantaron ve altınotu gibi otlar da yetişir. Deniz seviyesinden itibaren zeytin ağaçlarıyla başlayan bitki örtüsü yukarıya çıkıldıkça yerini kızılçam, karaçam ve meşe ağaçlarına bırakır.
Balıkesir Ovası ve yakın çevresi, Bayındırlık ve Đskân Bakanlığı, Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından hazırlanan Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasında birinci derece deprem kuşağı içine girmektedir. Balıkesir ilinin sınırları içerisinde ve yakınlarında Kuzey Anadolu Fay Zonunu oluşturan faylardan Yenice-Gönen Fayı, Manyas Fayı, Ulubat Fayı, Sarıköy Fayı, Çan-Biga Fayı ve Etili Fayı ile Ege Graben sistemini oluşturan faylardan ZeytindağBergama Fayı, Simav Fayı yer almaktadır.
Bu faylar, 1935 yılında 6,3 büyüklüğünde Biga ve 6,4 büyüklüğünde Edincik, 1953 yılında 7,2 büyüklüğünde Yenice, 1954 yılında 7,0 büyüklüğünde Manyas gibi büyük depremlere neden olmuştur. Gelecekte de büyük depremlere neden olma ihtimalinin kuvvetli olduğu öngörülmektedir.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nin 2010 yılı verilerine göre kışın 13800 olan Altınoluk nüfusu yazları 250.000’e çıkmaktadır. Yaz sezonunda 400000 civarında ziyaretçisi vardır.
1960 yıllarının sonlarında yaklaşık 60 hane barındıran Đskele Mahallesi’nde bugün, çoğunluğu ikinci konut olarak yazları kullanılan 12.000 civarında konut bulunmaktadır.
Yörede, Tahtacı denen; ormanlık alanlarda yaşayarak geçimini ağaç işleriyle uğraşarak kazanan, Alevi Türkmenlerinin göçebe kültürünün sürdüğü görülmektedir. 1960’lı yıllara kadar tek geçim kaynağı zeytincilik olan Altınoluk’ta 1988 yılı itibari ile işletilen dört adet zeytinyağı fabrikası bulunmaktaydı. Bugün bu sayı bire inmiş ve halk zeytinciliğe önem vermekle birlikte turizme yoğunlaşmış durumdadır.
Edremit Körfezi’ndeki 3 balıkçı barınağından biri Altınoluk’tadır. Altınoluk Su Ürünleri Kooperatifi tarafından kiralanan balıkçı barınağı 100 tekne kapasitelidir. Körfezdeki en büyük kapasiteli barınak ise 200 teknelik kapasiteye sahip Küçükkuyu balıkçı barınağıdır.
Altınoluk, Edremit Körfezi’nin kuzey kısmında Akçay’dan sonra plaj kullanımı açısından en çok gelişen bölgedir. 3 km uzunluğunda doğal plajın bulunduğu ve denize serbestçe girebilme olanağına sahip olan Altınoluk, Afrodit Tatil Köyü Plajı, Özdemir Kent Tatil Köyü Plajı, Vali Konağı Antandros Plajı, Rıhtım Plajı, Akçam Otel Plajı, Altın Otel Plajı ve Merkez Plaj noktalarında, Uluslararası Çevre ve Eğitim Vakfı tarafından deniz suyunun niteliği, plaj düzeni ve emniyetinin sağlanması ve çevre yönetimi gibi kriterler göz önünde bulundurularak verilen mavi bayrak statüsü kazanmıştır.
Anıtsal Yapılar:
Altınoluk Kundakçı Dede (Merkez) Camisi
Hamam: Altınoluk köy meydanınındaki hamam, günümüzde metruk durumda bulunmakta ve mevcut izlerden, bir ya da daha fazla onarım geçirdiği anlaşılmaktadır.
Zeytinyağı Fabrikası İbrahim Erdim Zeytinyağı fabrikası Kuyudere mevkiinde yer almaktadır.
Eski Karakol: Köyiçi Mevkiinde yer alan, giriş kapısı üzerinde 1802 tarihi görülen yapı Osmanlı Dönemi’nde karakol olarak kullanılmaktaydı.
Hıdır Dede Çeşmesi: Çam Mahallesi Hıdır Dede Sokakta bulunan Midillili Tevfik Bey Evi’nin bahçe duvarının sokağa bakan cephesinde yer alan tescilli çeşme; dilimli taş kemerli, cephesindeki çiçek ve geometrik bezemeleri ile ilgi çekicidir. Ayna taşındaki kitabesi sökülmüştür.
Hıdır Dede Çeşmesi
Mecit Dede Mezarlığı: Mezarlık girişindeki mezar taşlarının önemli bir kısmı caminin batısındaki, günümüzde park olarak kullanılan eski mezarlıktan getirilmiştir. Selvi başta olmak üzere çeşitli ağaç dokusuyla kaplı olan mezarlıkta Geç Osmanlı dönemine ait olduğu saptanmış Hicri 1100 (M.1688) tarihinden başlamak üzere mermer mezar taşları ve süslemeli, çiçek ve cami motifli mezar kitabeleri bulunmaktadır.
Abdullah Efendi Konağı: Köyiçi Mevkiinde bulunan, XIX. yüzyılda yapıldığı düşünülen Abdullah Efendi Konağı’nın ilk sahibi o tarihte var olan Papazlık Kilisesi’nin rahibidir.
Dülger İsmail Konağı: Köyiçi Mevkii, Postane Sokak'ta bulunan yapının alt iki katında taş ve kerpiç kullanılırken, üst katı ahşap karkas sistem ile yapılmıştır.
Midillili Tevfik Bey Evi: Köyiçi Mevkii, Bayramiç Caddesi'nde bulunan Geç Osmanlı dönemine ait tescilli yapının alt katları yüksek tutulmuş böylece yapı heybetli bir görünüme sahip olmuştur. Moloz taş, ahşap ve kerpiç kullanılarak inşa edilmiştir.
Fırın: Köyiçi mevkii, Bayramiç Caddesi'nde bulunan tescilli yapı, taş ve tuğla ile yığma teknikte, iki katlı olarak inşa edilmiş ve fırın olarak kullanılmaktadır.
Yorumlar